Cennet'te Ne Var Ki Kazanmak İçin Çalışayım ?
- Emirhan Horuz
- 6 May 2017
- 4 dakikada okunur

Esselâmun Aleyküm arkadaşlar. Bu hafta Cennet hakkında biraz bilgi vermeye çalışacağız.
Öncelikle bilinmesi gerekir ki Cennet ucuz değildir. Sonsuzluğu yaratan ve kudret elinin altında bulunduran Sultân-ı Kadim Zülcelâl-i Velikrâm, kullarının ihlasları derecesinde onları mükafatlandırır. Öyle ki Cennetin de dereceleri ve kademeleri vardır. Dünya'da muhafazakar olarak yaşam sürmüş biri ile kıl payı Cenneti kazanmış biri elbette bir olmaz. Veya Peygamberler ve normal kullar bir tutulmayacaktır. Herkes ihlas ve amelleri ile derecelendirilecek ve Cennetin kademelerine konulacaktır.
Kimisi Dünya'da bolluk ve bereket içinde yaşar, kimisi de darlık ve sefalet içinde. Bu denge Allah'ın kanunudur. Zenginler malları ile imtihanı olunurken, fakirler hamdları ve Allah'a yakınlıkları ile imtihan olunabilir. Zengin bir insan zekatını fakirlere vererek teslimiyet gösterir ise bir döngü başlar. Fakir kişi bu zekat malına şükür eder ve Allah'a hamd ederse kârlı çıkar. Zengin için de böyledir. Kur'an-ı Kerim'de Yüce Allah;
''Mallarında yardım isteyen ve iffetinden dolayı istemeyip mahrum onlar için bir hak vardır.'' (Zariat 19) buyurmaktadır. Bu örnekte anlaşılacağı üzere mü'min kullara farz kılınan ibadetler herkes için kârdır. Varlık şükrü, darlık hamdı gerektirir. Yada Namaz kılmak buna örnek verilebilir. Bilindiği üzere Namaz dinin direğidir. Bu konu hakkında şu rivayeti önemli buluyoruz ve naklediyoruz;
Muâz b. Cebel (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) ile bir yolculukta beraberdim yolda yürürken yanına yakın oldum, Ey Allah’ın Rasûlu! Dedim;“Bana öyle bir amel öğret ki beni Cehennem’den uzaklaştırıp Cennete koysun!” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Bana çok büyük bir soru sordun ama bu mesele Allah’ın kolaylaştırdığı kimseler için çok kolaydır. Şöyle ki: Her konuda ve her zaman kulluğu Allah’a yapar ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namazını devamlı ve düzgün kılarsın, zekatını verir, Ramazan orucunu tutar, haccedersin...” Sonra şöyle devam etti: “Sana hayır yollarını göstereceğim oruç kalkandır. Sadaka; suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları siler süpürür. Kişinin gece kıldığı namazda yine hataları siler süpürür.” Muâz dedi ki: Sonra, Rasûlullah (s.a.v.), 32 Secde sûresi16-17. ayetini: “Onlar yataklarından geceleri kalkarak korku ve ümid içerisinde Rablerine yalvaranlardır ve kendilerine geçimlik verdiğimiz şeylerden başkalarına harcayandır. Böyle davranan mü’minlere gelince yaptıklarından dolayı mükafat olarak öteki dünyada onlara şimdiye kadar gizli kalan göz aydınlığı olarak onlar için nelerin saklanıp bekletildiğini hiç kimse bilip hayal edemez” okudu ve şöyle buyurdu:“Size bütün işlerin başını, direğini ve en üst noktasını bildireyim mi? Bende evet, Ey Allah’ın Rasûlü! dedim. Şöyle buyurdu: “Her işin başı İslam, yani iradeyi Allah’a teslim etmek demektir. Direği namaz, zirvesi ve üst noktası da cihâddır.” Sonra şöyle devam etti: “Sana tüm bunların can damarını bildireyim mi?” Bende evet Ey Allah’ın Peygamberi dedim. “Rasûlullah (s.a.v.) dilini tuttu ve kendi rahatlığın için şunu tut buyurdular.” Ben de Ey Allah’ın Rasûlü!: Bizler konuşmalarımız yüzünden sorguya çekilecek miyiz? Dedim. Şöyle dedi: “Anan hasretine yansın Ey Muâz! İnsanları yüzü koyun ve burunları yerde süründürerek Cehenneme dolduran dillerin kazandığından başkası değildir.” (Tirmizi, İman Bab 8, Hadis no: 2616; Muslim, İman: 12; Buhârî, İman: 2)
Bu rivayette çok önemli hususlar yer almaktadır. Öyle ki Cennetin anahtarı olan namaz (Müsned: 14135) bir müminin de hayatındaki odak noktası olmalıdır. İyi bilinmeli ve idrak edilmelidir ki insanoğlu Dünyaya Allah'a kul olmak için getirilmiştir.
"Bu Dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi (Ankebut,64)
Evet, Dünya yalnızca bir eğlence yeridir. Gerçek hayat olan Ahiret yurdu ise Dünyanın eğlencesine ve fitnelerine aldanmadan dosdoğru yolu tutanların dinlenme ve mükafatlarını alma yeridir. Kul elbette günah işler. Bu onun fıtratında vardır. Fakat işlenen günahlar ve yapılan hatalar her zaman tevbe gerektirir. Tevbe bağışlanmaya vesiledir. Bağışlanma ise Cennet demektir. Namaz kılanların kıldıkları namazı ciddiye alıp huşu içinde eda etmeleri karşılığında bağışlanacakları hakkında birçok hadis vardır. Bu müjdelere muvaffak olanlar elbette ebedi saadet yurdu olan Cennete girecekler ve orada canları ne isterse elde edeceklerdir. Cennet hakkında bazı hadis ve âyetleri paylaşmakta fayda görüyoruz;
Astarları atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin de devşirmesi yakındır. (RAHMAN/54)
Orada nereye baksan bir nimet ve pek büyük bir mülk görürsün. (İNSAN/20)
İkisinin de çeşitli ağaçları, meyvaları vardır. (RAHMAN/48)
(Bu cennetler) yemyeşildirler. (RAHMAN/64)
(Onlar) cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler. (VAKİ'A/15)
Meyveler (vardır), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir. (SAFFAT/43)
Yüzler de var ki, o gün nimetle mutludur. (ĞAŞİYE/8)
Orada ne boş bir söz işitirler, ne de bir yalan. (NEBE/35)
Etraflarında ölümsüz hizmetçiler dolaşır, onları görünce saçılmış inciler sanırsın. (İNSAN/19)
Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz olarak verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı zevkten başka birşey değildir. (AL-İ İMRAN/185)
Kuşkusuz takva sahipleri gölgeler altında ve pınar başlarındadır. (MÜRSELAT/41)
Bir farklı konu ise Cennette ''sıkılmak'' varmıdır sorusu. Bunun cevabı çok basit olduğu halde soranlar oluyor. Şöyle cevap verelim; İnsan'ı yoktan var eden Allah, ona sıkılma duygusunu Dünya hayatında bir imtihan olarak vermiştir. Örneğin insan sürekli bir iş ile uğraşsa sıkılır. Sürekli aynı yemeği yese sıkılır. Veya en sevdiği fiili bile yapsa bir zaman sonra bundan da sıkılır. Fakat bunların hepsi imtihan içindir. Cennet ise imtihan değil mükafat yurdudur. Orada sıkılma duygusu insandan diğer şerli duygular gibi (kıskanma, kin, öfke, gıybet) aldındığından, orada bu duygu olmayacaktır. Ayrıca bu soruyu soran kişinin kendine şu soruyu sorması gerekir; ''Ben Cennetlik miyim ki Cennette sıkılacağım ? Veya Cenneti hakediyor muyum ? Günahlardan sakınıyor muyum yoksa rahatça işliyor muyum ?'' Umarız ki bu sorular Ahirette ''Evet'' olarak her Mü'min kulun karşısına çıkar. Cennette hasbihal edebilme umudu ile Allah'a emanet ol kardeşim..
Selâmetle...
Comments